Yetişkin Ortopedi

Bir Kastan Fazlası: Korkularımızdan Etkilenen Psoas Kasımız

İşe yetişmek için koşarken, evimizin merdivenlerini çıkarken veya ofiste otururken gün içinde sıklıkla çalışan psoas kasımızın duygularımızı şekillendirmede rol oynadığını biliyor muydunuz? Peki nasıl olur da bir kas sinirli, gergin ve endişeli hissetmemize neden olur?

Bu sorulara cevap vermeden önce gelin psoas kasımızı tanıyalım. Psoas kası, küçük psoas ve büyük psoas olmak üzere iki parçadan oluşur; her ikisi de göğüs kafesinin altındaki omurlardan başlar ve leğen kemiğimize kadar uzanır. İki parçalı psoas kasımız sağ ve solda olmak üzere iki adettir.

Belimizdeki omurlardan başlayarak kalça kemiğine kadar uzanan tek kas olma özelliğine sahip psoas kası; omurga, bel ve kalçamızdaki güç dengesinden sorumlu kaslardan biridir. Bu kaslara stabilizasyondan sorumlu merkez kasları denir. Psoas kası da en derinde bulunan merkez kaslarımızdandır.

Vücudumuzdaki tüm kasların kasılarak eklemi hareket ettirme veya stabilize etme görevleri bulunmaktadır. Psoas kasını diğer kaslardan ayıran özelliği ise vücuttaki kaslar içinde (dil kasımız dahil) en hassas kas olmasıdır. Hassas olması, proprioseptif fonksiyonunun olmasındandır. Propriosepsiyon;  işitme, görme, koklama, tatma ve dokunma dışındaki altıncı duyumuzdur. Eklemlerimizin hangi pozisyonda olduğunu, vücudumuzun konumunu ve hareketini algılama duyusudur. Bu karmaşık tanımı günlük yaşantımızdan örneklerle açıklayayım. Kapıya çarpmadan kapıdan geçebilmek; karton bardaktaki çayı içebilmek için bardağı olması gereken kuvvette kavrayıp çayı dökmeden içebilmek; ayakkabı bağcıklarını parmak kaslarındaki proprioseptif duyular sayesinde düzgün bir şekilde bağlayabilmek; gözümüz kapalı iken kollarımızın, bacaklarımızın, başımızın veya gövdemizin nasıl durduğunu hissedebilmektir propriosepsiyon. Bizi biz yapan öz duyumuzdur aslında. Bu yüzden propriosepsiyona vücut farkındalığı da diyebiliriz.

Psoas kasının “en hassas (proprioseptif) kas” ünvanını almasının sebebi; kasın içinden, yanından veya etrafından çok sayıda önemli sinir dallarının geçmesi ve bu dalların  psoas kasının kas iğciği dediğimiz uyarılma noktalarıyla bağlantı kurmasıdır. Bu bölgedeki sinirler,  ani ve tehlikeli durumlarda ‘’savaş veya kaç’’ taktiği ile vücudun savunma mekanizmasını devreye sokan sempatik sinirlerdir. Ani korku veya stres durumunda bu sempatik sinirler, fleksör kaslar dediğimiz genellikle vücudun ön bölgesinde bulunan kaslara ‘kasıl’ emrini gönderirler. Vücudumuzun en büyük fleksör kası olan psoas da bu emirden nasibini alır. Her korku durumunda psoas kası kasılır ve bu korku sürekli bir hal aldığında vücut her an, tehlikeli bir durumla karşılaşma endişesiyle fleksör kaslarımızı sürekli kasılı halde tutar. Bu ise anksiyete semptomlarının oluşmasına neden olabilmektedir. (Nefes darlığı, kalp çarpıntısı, ağrı ve endişe gibi…)

Psoas kası, konumu itibariyle karın bölgesindeki hemen hemen tüm yapılarla iletişim halindedir. Üst tarafta solunum kasımız olan diyaframla; alt tarafta ise mesane ve cinsel fonksiyonlarımızdan sorumlu pelvik taban kaslarımızla fasya dediğimiz bir zar aracılığıyla bağlantılıdır. Diyafram da yine fasya  aracılığıyla; solunum ve korku refleksinin bulunduğu, yaşamsal dürtülerin kontrol edildiği beyin sapıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla psoas kasındaki gerginlik, direkt olarak diyaframı etkileyecek ve solunumumuzu kısıtlayacaktır. Diyaframın baskılanması; korku reflekslerini uyaracak, endişe ve stres gibi ruh hallerinin oluşmasına neden olacaktır.

Psoas kası, iç organlarla da etkileşim halindedir. İç organlarımız çalışırken belli bir ritimde hareket ederler. Diyafram ve psoas kası da bu ritimlerden etkilenir ve özellikle diyafram, bu ritme uyarak omurilik sıvısının beyne doğru hareketini sağlar. Psoas kasında oluşabilecek anormallik, hem iç organların işleyişini hem de omurilik sıvısının ritmini olumsuz etkileyebilir. Bel ve kalça ağrıları, bağırsak düzensizlikleri, menstrual düzensizlik ve ağrılar, infertilite gibi problemlerin kaynağı psoas olabilmektedir.

 

Psoas kasımız, bu kadar önemli ise güçlü ve esnek bir psoas için neler yapmalıyız?

Doğru nefes, sağlıklı psoas kasına sahip olmanın ilk şartıdır. Çünkü psoas’ın diyafram kası ile direk bağlantılı olduğundan bahsetmiştim. Korku ve stres durumlarında, sempatik sinirlerin aktif olduğunu ve diyaframı etkilediklerini de biliyoruz. Bundan dolayı heyecanlandığımızda veya korku yaşadığımızda hızlı ve sığ solunum yaparız. Stresten arınma, diyaframın gevşetilmesi veya merkez bölgesinde güç dengesinin sağlanması ile doğru nefese kavuşabilirsiniz. Doğru nefes için fizyoterapistinize danışabilirsiniz.

Karın kaslarını sıkılaştırmak için gün boyu karnı içe çekmek; karın kaslarını gerer, karın içindeki basıncı artırır. Karnın yukarısında bulunan diyafram sıkışarak gerilir. Bu durum solunum paterninin bozulması ve psoas kasının gerilmesi ile sonuçlanabilir.

Sabahları yataktan kalkmadan yapılan gerinme hareketi pozitif enerji ile güne başlamanıza yardımcı olur. Hareket etmeyi yaşamımızın bir parçası haline getirmek, başta omurga sağlığınız ve psoas kasınız olmak üzere tüm vücudumuz için ilaç gibidir.

Herhangi bir ortopedik veya nörolojik rahatsızlığınız da psoas kasını etkileyebilir. Fizyoterapistinizin oluşturacağı rehabilitasyon programı ile psoas kasınızın güçlü ve esnek olması kaçınılmazdır.

Korku ve stres dolu bir yaşam, refleks olarak psoas kasının kasılmasına ve gerginliğine neden olur. Gerekirse korkularınızdan kurtulmak ve stresle baş etme yöntemlerini öğrenmek için yardım alabilirsiniz.

Yardım almak istediğinizde, unutmayın fizyoterapistiniz yanınızda!

Beril BAYRAMBAŞ, Fizyoterapist (Fizyoterapistinizle ilgili detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayınız.)

KAYNAKLAR
1. Koch L, The Psoas Book, 30:30-31,  Felton CA, 2012.
2. Luchau T, Massage and Bodywork Magazine for the Visually Impaired – Working with the Psoas, Associated Bodywork & Massage Professionals, 2015.

Geliştirmemiz için katkıda bulunun...

Back To Top